Otomotivden kimyaya, hazır giyimden demir-çelik sektörüne kadar başta AB’ye ihracatta ön sırada yer alan sektörler olmak üzere tüm iş dünyasının gündeminde ‘yeşil dönüşüm’ var.
‘Yeşil Mutabakat’ sürecine uyum için yol haritasını oluşturan şirketler yatırım için kolları sıvadı. Ekonomist Dergisi ihracatçılardan dev holdinglere, sivil toplum örgütlerinden ticaret ve sanayi odalarına kadar iş dünyasının ‘yeşil dönüşüm’ stratejilerine mercek tuttu.
Konuya ilişkin GEKADER – Geri Dönüşümcüler ve Geri Kazanımcılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Eren Ekonomist Dergisinden Ayşegül Sakarya Pehlivan’ın sorularını yanıtladı;
Sektörünüzde yeşil dönüşüm çalışmaları kapsamında bugüne kadar hangi adımlar atıldı?
Geri dönüşüm sektörüne baktığımızda yeşil dönüşüm çalışmalarının kaçınılmaz olduğunu söyleyebiliriz. Bugün yeşil enerjiye, yenilenebilir enerjiye yatırım yapmayan üretici firmaların yarın büyük krizler yaşayacağı aşikar. Artan enerji maliyetleriyle mücadele eden Avrupa ülkelerinin büyük bir kısmında 24 saat üretime ara verilmiş durumda. Dolayısıyla global markalar gelişmekte olan, sanayi tarafında ise inovatif çözümler sunan genç nüfusa sahip Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede üretimler sürüyor.
Öte yandan geri dönüşüm sektörünü de ilgilendiren birçok değişikliğe gidildi. Örneğin karbon vergisi, karbon borsası ve karbon piyasası terimlerini 2024 yılı ortasında ve 2025 yılında sıklıkla duyacağız. Artık yoğun üretim yapan ve geri dönüşüm kullanmayıp da ürünlerinde orijinal ham madde kullanan üreticiler sınırda karbon vergisini de ödeyecekler. Ancak enerjisini yeşil enerjiden alan firmalar standart vergiden ayrı tutulacaklar. Artık neredeyse AB ülkeleri geri dönüşümden üretilmeyen ürünleri tercih etmiyorlar. Böyle de bir zorunluluk getirilmiş durumda. Geri dönüşüm sektöründe ve konusunda toplum ve marka bilinci ne yazık ki istenilen seviyede değil. Geri dönüşüm sadece ilgili sektörleri değil, önce yaşadığımız şehri sonrasında ülkeyi ve dünyanın geleceğini doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla geri dönüşüm konusunda gidecek çok daha uzun ve meşakkatli bir yolumuzun olduğunu söyleyebilirim.
2024 ve sonrası için sektörün yeşil dönüşüm ajandasında neler var?
2024 yılı ve sonrasında ise Paris İklim Anlaşması’nın tarihinin de yaklaşması sebebiyle geri dönüşüm, sürdürülebilirlik konularında yapılan çalışmaları çok sıklıkla duyacağız. Diğer taraftan artan enerji maliyetleri, karbon vergisi avantajı sebebiyle de ağırlıklı olarak ihracat yapan üretici firmalar yeşil enerjiye dönüş prosesinde daha iştahlı ve daha kararlı olacaklar. 2020 yılı ve öncesinde sanayi kısmında hayatımıza girmeye başlayan yeşil enerji konusunda firmalar gerekli AR-GE çalışmalarını tamamladı. Dolayısıyla artık 2024 yılı ve sonrasında yenilebilir enerji kaynaklarını daha etkin kullanılacağını bekliyoruz. Diğer taraftan şu anda üretici firmanın yeşile dönüşümü konusunda maliyetler biraz yukarıda kalıyor. Hükumetin de “sıfır atık ve sıfır karbon” hedefi doğrultusunda yenilenebilir enerji sistemine geçmek isteyen, tesisini dönüştürmek isteyen işletmelere de bir dizi kolaylık sunacağını ön görüyoruz.”
Baktığımızda 2024 yılı ve sonrasında yenilenebilir enerji modelinin artık sadece yazlık bölgelerde değil; teknolojinin de devreye girmesiyle birlikte artık sanayi tarafında da yoğun bir şekilde kullanılmasını bekliyoruz. Üretimden kaynaklı tarım arazilerinin yerine enerji sahalarına dönüştüğünü sektörden biliyor ve buradaki süreci ilgi ile takip ediyoruz.