Türkiye’nin Geri Dönüşümde 73 milyar dolarlık potansiyeli var

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de son 5 yılda 25 milyon ton geri kazanılabilir atık işlendi. Ülke ekonomisine 30 milyar TL katkı sunuldu. Aynı zamanda 265 milyon ağacın kesilmesinin de önüne geçilmiş oldu.

2021 yılındaysa yeni yatırımlarla geri dönüşüm sayesinde yaklaşık 7,5 milyar doların ülke ekonomisine kazandırıldığını tahmin ettiklerini belirten GEKADER Başkanı Fatih Eren, “Cari açık dostu olan plastik geri dönüşüm sektörü, 2030 yılı itibarıyla plastik hammadde cari açığının yaklaşık yüzde 36 oranında azaltma potansiyeli sunuyor. Türkiye mevcut büyümesini sürdürürse 2050’de ise 73 milyar dolarlık bir sektöre kavuşmuş olacak” diyor.

Geri dönüşüm sektörü tarihine baktığımızda İkinci Dünya Savaşı’na kadar uzandığını görüyoruz. Geri dönüşüm talebindeki artışa savaşlar neden oldu. II. Dünya Savaşı sırasında geri dönüşüm kendini iyiden iyiye hissettirdi. O dönemde, vatandaşlar özellikle metal ve fiber maddeleri toplama konusunda teşvik edildi. 1940’li yıllardan günümüze teknolojinin de gelişmesiyle birlikte geri dönüşüm sektörü birçok iş kolunu geride bırakarak ülkelerin vazgeçilmez sektörü haline geldi. Bugün geri dönüşümün özünde iki ana etkenin olduğuna dikkat çeken Geri Dönüşümcüler ve Geri Kazanımcılar Derneği (GEKADER) Başkanı Fatih Eren, bunlardan birinin döngüsel ekonomi, diğerinin ise çevre bilinci olduğunu söylüyor.

Döngüsel ekonominin endüstriyel ekonomide üretim, kullanım ve imha süreci yerine dönüşümü ve yeniden dönüşümü esas almayı ifade eden endüstriyel bir terim olduğunu ifade eden Eren, “Döngüsel ekonomide sadece üreticiler değil, vatandaşlar da ucuza ürün alma imkânına kavuşur. Orijinal hammaddeyle üretilen her ürün, üreticiye ilave bir maliyet, vatandaşa da pahalı ürün olarak yansır. Diğer taraftan olmazsa olmaz çevre sağlığı ve çevremizin, doğamızın geleceği. Bildiğiniz üzere fabrikalar sıfırdan üretim yaparlarken havaya bir gaz salıyor. Öte yandan bu ürünün sevkiyatında ve lojistiğinde de araçların gaz salınımı söz konusu. Buna da karbon ayak izi deniyor. İşte tam da bu noktada geri dönüşüm devreye giriyor ve bu gaz salınım oranını minimize ederek fabrikaların karbon ayak izini siliyor. Hem ülke ekonomisi kazanıyor hem doğal kaynaklar korunmuş oluyor” diyor.

Eren, geri dönüşümün önemini, Türkiye’nin bu konuda yaptığı çalışmaları ve sektörün geleceğini şöyle anlatıyor:

“EVLERDE AYRIŞTIRMA SEVİYESİ DÜŞÜK”

“Türkiye’de son dönemlerde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın da kıymetli katkılanıyla geri dönüşüm çalışmalarında hissedilir bir artış gözlemleniyor. Devlet kurumlarına baktığımızda artık 81 il belediyelerinde ve hatta ilçe belediyelerimizin yüzde 95’inde atık ve ayrıştırma tesislerinin olduğunu görüyoruz. Bunu, sektör oyuncularını mutlu eden bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Geri dönüşüm sektörünün birden çok paydaşı var. Atıklarını evde ayrıştıran vatandaşlarımız, atıkların geri dönüşüm tesislerine getirilmesi, bu tesislerde yeniden hammadde haline gelmesi ve en nihayetinde ülke ekonomisine kazandırılması gibi birçok paydaşı içinde barındıran bir sistemden bahsediyoruz.

Bugün baktığımızda evde atığını ayrıştırarak atan vatandaşların sayısında çok ciddi bir yükseliş var. Ancak evlerde ayrıştırma beklenen seviyenin çok altında seyrediyor. Türkiye’nin geri dönüşüm sektöründeki geliştirdiği teknolojiyse birçok Avrupa ülkesiyle aynı seviyede. Dolayısıyla evlerde ayrıştırma yapmak, bu alandaki teknolojiyi daha da verimli kullanmak için son derece önem arz ediyor.

“GERİ DÖNÜŞÜM DAHA KRİTİK HALE GELİYOR”

Türkiye bugün ‘bottle to bottle” olarak tabir edilen ‘şişeden şişeye’ üretim teknolojisine sahip durumda. Diğer taraftan orijinal hammaddenin önündeki üretim maliyetlerindeki artış, karbon salınım ve emisyonları dünyamızın geleceğini de tehdit ettiği aşikar. Haliyle geri dönüşümün, bu pencereden baktığımızda da dünyanın geleceğini korumak için kritik öneme sahip olduğunu görüyoruz. Geçmiş dönemlerde markalar, geri dönüşümden elde edilen hammaddeleri kullanmaktan imtina eder ve bunları PR çalışmalarına dahil etmezdi. Bugün baktığımızda global ve uluslararası pazarlarda ürünlerini satan üretici şirketler artık geri dönüşümden elde edilen hammaddeleri kullandıklarını ve tanıtımını yaptıklarını görüyoruz. Geri dönüşüm çalışmalarının tamamı, dünyada azalan enerji, hammadde ve doğal kaynaklar için kritik derecede önem arz ediyor. Biz de GEKADER olarak Türkiye’de geri dönüşüm bilincini artırmak, sektörün ihtiyaçlarını ve gelişmelerini yetkili makamlara iletmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Bir yanıt yazın