Son yıllarda kurumsal ya da bireysel olarak en çok duyduğunuz terimlerden biri karbon ayak izi… Devlet bu ayak izini küçültmek için önemler alıyor, projeler üretiyor ve uluslar arası anlaşmalara imza atıyorlar. Özel ve tüzel kurumlar ise üretim anlayışlarını değiştiriyorlar. Bu büyük adımlara istinaden de her geçen gün tüketim alışkanlıklarımız değişiyor, tercihlerimiz farklılaşıyor.
Peki, bu karbon ayak izi nedir?
Karbon ayak izi, bilimsel tanımı ile, birim karbondioksit cinsi ile ölçülerek, üretilen sera gazının miktarı açısından insanların faaliyetlerinin doğaya verdiği zararın ölçüsünü açıkladığı bir tanımdır. İki ayrı başlıkta incelenir. Birincil şekilde doğrudan yani evsel, ulaşım gibi faaliyetler sonucu ortaya çıkan karbondioksit emisyon miktarı ve ikincil ayak izin olarak da kullanmış olduğumuz ürünlerin imalatından atık haline gelmelerine kadar ki tüm süreçte ortaya çıkan karbondioksit emisyon miktarına karbon ayak izi denir.
Daha günlük bir dil ile açıklayacak olursak, her bireyin günlük yaşamında kullanmış olduğu ısınma, ulaşım, enerji tüketimi, gıda ihtiyaçları ve satın alma alışkanlarını kapsayan ve bunların sonunda atmosfere dolaylı ya da doğrudan yayılmasına neden olduğu karbon miktarını anlatmak için kullanılan terime karbon ayak izi denir.
Karbon evrensel bir maddedir ve dünyanın oluşumundan bu yana diğer sera gazları ve karbondioksit atmosferimizde mevcuttur. Tıpkı bitki yetiştirilen seralarda olduğu gibi ısıyı atmosferimizin içinde tutarak dünyanın yaşanabilir bir ısıda kalması bu şekilde sağlanmıştır. Karbondioksit doğanın işleyişi içinde dengeli bir döngüselliğe sahiptir. Doğa bu karbondioksiti yeniden kullanır. Okul yıllarımızda eğitimini aldığımız fotosentez konusunu pek çoğumuz hatırlar. Doğal karbon döngüsü ile karbondioksit salınımı canlı yaşamı için gereklidir.
Fakat yirminci yüzyılda başlayan ve hızlı büyüyen endüstriyelleşme ve sanayileşme ile doğal karbon döngüsü içinde olması gerekenden çok daha fazla karbondioksit ve diğer sera gazları atmosfere salınmaya başlamıştır. Bu durumun neticesi olarak atmosfere salınan gazların miktarı artmış ve küresel çapta ortalama sıcaklıklar bu gazlar nedeniyle ısının tutulması sonucu artmıştır. Tüm bu etkenlerin sonucu olarak yine hepimizin sıkça duyduğu bir terim olarak iklim değişikliği etkileri zaman geçtikçe hayatlarımızı daha fazla etkilemeye devam ediyor. Bireysel ya da tüzel her birey gerçekleştirdikleri faaliyetler ile daha fazla sera gazı salınmasına neden oluyor ve gezegenimizin geleceğini etkiliyoruz. Bu etkiye de karbon ayak izi deniyor. Her birimizin karbon ayak izi gelecek nesilleri etkiliyor.
Karbon ayak izimizi nasıl küçültürüz?
Devletler ve özel, tüzel kurumlar üretim faaliyetlerinde kendi üzerlerine düşeni yaparak gerekli önlemleri alıyor, döngüsel ekonomi doğrultusunda projeler geliştiriyor ve geri dönüşüm faaliyetlerine ağırlık vererek sürdürülebilir bir gelecek inşa etmeye çalışıyorlar. Peki, burada bireysel olarak biz ne yapabiliriz?
Aslında en çok iş bize düşüyor. Günlük yaşam tarzımız ve tüketim alışkanlarımız içinde alabileceğimiz küçük önemler ve yapabileceğimiz değişiklikler ile bizler de karbon ayak izimizi küçültebilir ve gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir dünya bırakabiliriz. Peki nedir bu küçük değişiklikler?
Yaşam ve çalışma alanlarımızda tasarruflu ampuller kullanarak elektrik tüketiminden ve güneş enerjisinden daha fazla yararlanarak doğalgaz kullanımından tasarruf edebiliriz. Böylece emisyona sebep olan en önemli etkenlerden biri olan enerji tüketimini azaltmış oluruz.
Özel araçlar yerine toplu taşıma araçlarını kullanarak, yakın mesafeler için yürüyerek ya da bisiklet kullanarak emisyonların azalmasına katkıda bulunabiliriz.
Ev, iş yeri ve okullarda çöplerimiz için yerinde ayrıştırarak geri dönüşüm kutularına atıp, emisyon oluşumunu önleyebilir ve bu atıkların hammadde olarak yeniden değerlendirilmesine katkıda bulunabiliriz.
Ağaçlandırma çalışmalarına katkıda bulunabilir ve dikilen her ağaç için yılda 12 kg karbondioksit emilimi yapılmasını sağlayabiliriz.