Geri Dönüşümle 1 Milyar Doların üstünde ithalat önleniyor

Ülkemiz son yıllarda geri dönüşüm noktasında önemli çalışmalar yapıyor. Bu anlamda ülkemizde demir, çelik, bakır, kurşun, kâğıt, plastik, kauçuk, cam, elektronik atıklar gibi maddelerin geri dönüşümü yapılıyor. Bunların yanı sıra atık orman ürünleri, mobilya gibi artık kullanılmaz hale gelen tahta ise buharlı makinelerde üretim yapmak üzere enerjiye dönüştürülüyor. Çöp diye atılan her ürün aslında evlerimizde kullandığımız enerjiye dönüşme potansiyeline sahip. Bu da, dönüşüm çalışmalarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiş oluyor.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Geri Dönüşümcüler ve Geri Kazanımcılar Derneği (GEKADER) Başkanı Fatih Eren, dönüşümün önemine vurgu yaptı. Eren, “2020’de atık bertaraf ve geri kazanım tesislerinde 128 milyon ton atık işlendi. 78,3 milyon tonu bertaraf edildi, 49,7 milyon tonu geri dönüştürüldü. Bu rakamın içerisinden sadece plastiğin oranına baktığımızda ise 6.179.683 ton plastik atığın geri dönüşüme kazandırıldığını söyleyebiliriz. Bu rakam da bize yaklaşık olarak 6 milyar dolarlık ülke ekonomisine katkı sunduğumuzu gösteriyor” dedi.

Son yıllarda Türkiye’de yapılan geri dönüşüm çalışmaları hakkında neler düşünüyorsunuz? Türkiye geri dönüşümde bilinç noktasında ne durumda? Çalışmaları yeterli buluyor musunuz?

Geri dönüşüm çalışmaları Türkiye’de son dönemlerde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın da kıymetli katkılarıyla hissedilir bir artış gözlemlenmektedir. Devlet kurumlarına baktığımızda artık 81 il belediyelerinde ve hatta ilçe belediyelerimizin yüzde 95’inde atık ve ayrıştırma tesislerinin olduğunu görüyoruz. Sektör oyuncularını mutlu eden bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Geri dönüşüm sektörünün birden çok paydaşı var. Atıklarını evde ayrıştıran vatandaşlarımız, atıkların geri dönüşüm tesislerine getirilmesi, bu tesislerde yeniden ham madde haline gelmesi ve en nihayetinde de ülke ekonomisine kazandırılması gibi birçok paydaşı içinde barındıran bir sistemden bahsediyoruz. Bugün baktığımızda evde atığını ayrıştırarak atan vatandaşların sayısında çok ciddi bir yükseliş var. Ancak evlerde ayrıştırma beklenen seviyenin çok altında seyrediyor. Türkiye’nin geri dönüşüm sektöründeki geliştirdiği teknoloji ise birçok Avrupa ülkesiyle aynı seviyede. Dolayısıyla evlerde ayrıştırma yapmak, bu alandaki teknolojiyi daha da verimli kullanmak için son derece önem arz ediyor. Türkiye bugün “bottle to bottle” olarak tabir dilen “şişeden şişeye” üretim teknolojisine sahip durumdadır. Diğer taraftan orijinal hammaddenin önündeki üretim maliyetlerindeki artış, karbon salınım ve emisyonları dünyamızın geleceğini de tehdit ettiği bir aşikâr. Haliyle geri dönüşüm sektörü bu pencereden de baktığımızda dünyanın geleceğini korumak için kritik öneme sahip olduğunu görüyoruz. Geçmiş dönemlerde markalar geri dönüşümden elde edilen ham maddeleri kullanırken imtina ederler ve bunları PR çalışmalarına dâhil etmezlerdi. Bugün baktığımızda global ve uluslararası pazarlarda ürünlerini satan üretici firmalar artık birçok geri dönüşümden elde edilen hammaddeleri kullandıklarını ve tanıtımını yaptıklarını görüyoruz. Geri dönüşüm çalışmalarının tamamı dünyada azalan enerji, hammadde ve doğal kaynaklar için kritik derecede önem arz etmektedir. Biz de GEKADER olarak Türkiye’de geri dönüşüm bilincini artırmak, sektörün ihtiyaçlarını ve gelişmelerini yetkili makamlara artırmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Mayıs Ayı’nın orasında sektör paydaşları ve çok kıymetli katılımcılar ve davetlilerimizin iştiraki ile zirve yapmayı planlıyoruz.

Geri dönüşüm çalışmaları neden önemli?

Geri dönüşüm talebindeki artışa savaşlar vesile olmuştur. Büyük devletler, II. Dünya Savaşı sırasında geri dönüşüm kendini iyiden iyiye hissettirmiştir. O dönem vatandaşlar özellikle metal ve fiber maddeleri toplama konusunda teşvik edilmişlerdir. 1940’lı yıllardan bugünümüze teknolojinin de gelişmesiyle birlikte geri dönüşüm sektörü birçok iş kolunu geride bırakarak ülkelerin vazgeçilmez sektörü haline gelmiştir. Bugün geri dönüşümün özüne baktığımızda iki ana etkenin olduğunu görüyoruz. Bunlardan biri döngüsel ekonomi bir diğer ise çevre bilinci olarak ayırabiliriz. Bu sorunuzun yanıtını iki başlık altında özetlemek isterim. İlk başlığımız döngüsel ekonomi. Döngüsel ekonomi; endüstriyel ekonomide üretim, kullanım ve imha süreci yerine dönüşümü ve yeniden dönüşümü esas almayı ifade eden endüstriyel bir terimdir. Döngüsel ekonomide sadece üreticiler değil vatandaşlar da ucuza ürün alma imkânına kavuşurlar. Orijinal hammadde ile üretilen her ürün hem üreticiye ilave bir maliyet, vatandaşa da pahalı ürün olarak yansır.

Diğer taraftan olmazsa olmaz çevre sağlığı ve çevremizin; doğamızın geleceği. Bildiğiniz üzere fabrikalar sıfırdan üretim yaparlarken havaya bir gaz salarlar. Öte yandan bu ürünün sevkiyatında ve lojistiğinde de araçların gaz salınım söz konusu. Buna da karbon ayak izi deniyor. İşte tam da bu noktada geri dönüşüm devreye giriyor ve bu gaz salınım oranını minimize ederek fabrikaların karbon ayak izini siliyor. Hem ülke ekonomisi kazanıyor hem de doğal kaynakları korunmuş oluyor.

Türkiye geri dönüşümden hangi kazanımları elde ediyor? Geri dönüşüm çalışmalarının çevreye olan katkılarından bahseder misiniz?

Bugün Türkiye elde ettiği teknoloji ve sayıları hızla artan AR-GE tesisleriyle dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alıyor. Her geçen birbiri ardına açılan geri dönüşüm tesisleri rekabetçi pazarın tetiklerken, açılan tesisler artık yüzde 99 saflığa ulaşmış durumdalar. Ülkemizde demir, çelik, bakır, kurşun, kâğıt, plastik, kauçuk, cam, elektronik atıklar gibi maddelerin geri dönüşümü yapılıyor. Bunların yanı sıra atık orman ürünleri, mobilya gibi artık kullanılmaz hale gelen tahta ise buharlı makinelerde üretim yapmak üzere enerjiye dönüştürülüyor. Dolayısıyla çöp diye attığımız her ürün aslında evlerimizde kullandığımız enerjiye dönüşme potansiyeline sahip. Örneğin çöp diye attığımız bir plastiğin gömleğe dönüştüğü konusunda daha bilinçli hale gelirsek evlerde ve yerinde ayrıştırmaya daha önem verileceğini düşünüyoruz.

Diğer taraftan bir otomobil üretiminde yaklaşık 200 kilograma yakın plastik kullanılmaktadır. Otomotivin yanı sıra beyaz eşya, ambalaj, tarım, elektrik-elektronik, inşaat başta olmak üzere onlarca sektörde plastik madde kullanılmaktadır. Cari açık dostu olan plastik geri dönüşüm sektörü 2030 yılı itibarıyla plastik hammadde cari açığının yaklaşık yüzde 36 oranında azaltma potansiyeli sunmaktadır. 2050 yılında güncel fiyatlarla plastik geri dönüşüm sektörünün küresel pazar büyüklüğü ise 900 milyar dolar. Türkiye mevcut büyümesini sürdürürse 2050’de ise 73 milyar dolarlık bir sektöre kavuşmuş olacak.

Türkiye’nin geri dönüşümdeki kapasitesi nedir? Geri dönüşüm çalışmalarının ekonomik katkıları nelerdir?

Türkiye ekonomisi büyüdükçe artan atık miktarıyla geri dönüşüm sektörünün sunduğu katma değer de yükseliyor. Türkiye’nin gelişen imalat ve sanayi gücüyle artan nüfusunun geri dönüşüm sektörünün iş yükünü artırdığını görüyoruz. Türkiye’de geri dönüşüm işletmeleri, atıkları geri dönüştürerek Türkiye ekonomisine katma değer sağlıyor. 2020’de atık bertaraf ve geri kazanım tesislerinde 128 milyon ton atık işlendi. 78,3 milyon tonu bertaraf edildi, 49,7 milyon tonu geri dönüştürüldü. Bu rakamın içerisinden sadece plastiğin oranına baktığımızda ise 6.179.683 ton plastik atığın geri dönüşüme kazandırıldığını söyleyebiliriz. Bu rakam da bize yaklaşık olarak 6 milyar dolarlık ülke ekonomisine katkı sunduğumuzu gösteriyor. TÜİK’ten ve sektörden edindiğimiz rakamlar bize 2020 yılını veriyor. Geride bıraktığımız 2021 yılında pandemiden ve yeni yatırımlardan kaynaklı bu rakamlarda en az yüzde 10 artış olduğunu ve 6,8 milyon ton plastik atığın geri dönüşüme kazandırıldığını ve bunun karşılığında ise 6,7 milyar dolar ülke ekonomisi kazandırıldığını ön görüyoruz.

Öte yandan içinde bulunduğumuz pandemi ile birlikte Avrupa’daki işletmelerin üretimdeki yavaşlamalarından kaynaklı iş gücü Türkiye’ye yöneldi. Öte yandan baktığımızda tek kullanımlık ürünlerdeki artış, paket servislerinden sonra ortaya çıkan geri dönüştürülebilir atıklarda da çok ciddi bir artış olduğunu biliyoruz. Üretim yapan birçok sektöre ham madde tedarik eden geri dönüşüm sektörü sadece Türkiye değil, tüm dünya ülke ekonomilerine ciddi katkılar sunmaktadır. Türkiye, yıllık 1,1 milyon ton hurda plastiği geri dönüştürürken, bu sayede 1 milyar doları aşkın plastik hammadde ithalatının önüne geçiliyor. Cirosu 1 milyar doları bulan ve 350 bin kişiyi istihdam eden sektörde 1.300 işletme faaliyet gösteriyor. Sektör, yaptığı geri dönüşümle yıllık 1 milyar dolardan fazla ithalatın engellenmesini sağlıyor. Şu anda geri dönüştürülmüş ürünlerden elde edilen plastik hammaddesine o kadar çok ihtiyaç var ki sektör bunu karşılayamaz duruma geldi. Özellikle polyester ve pet tarafında şirket politikaları gereğince dönüştürülmüş plastiğin kullanımının artmasının devam edeceğini düşünüyoruz. Talep sadece iç pazarda değil. Dış pazarda da artarak devam ediyor. Türkiye’nin ithal ettiği hurda plastiğin tonu 400 dolar. Ama orijinal ham maddenin fiyatı 2 bin dolar. 400 dolara getirdiğimiz malzemeyi dönüştürüp 1.000 dolara satıyoruz. Biz bu malzemeyi getirmezsek 2 bin dolarlık orijinal madde alınacak. 1.600 dolar ülkemizde kalıyor.

Paris İklim Anlaşması’yla Türkiye, 2053’te net sıfır emisyona ulaşmayı hedefliyor. Bu konuda geri dönüşümün katkıları neler olacak?

Karbon ayak izinin tüm dünya ülkelerini tehdit eder bir durumda. Üretimde açığa çıkan sera gazları da artık ölçümlenerek denetime tabii tutulacak. Paris İklim Anlaşması’yla birlikte artık devletler karbon ayak izi konusunda verdikleri sözleri de yerine getirmek durumundalar. Tam da bu noktada geri dönüşüm sektörü birçok firmaya destek oluyor. Sıfırdan üretimde ortaya çıkan sera gazı geri dönüşümden elde edilen ürünlerle birlikte en aza iniyor. Hatta birçok sektör geri dönüşüm marifetiyle de eksi karbon aya izine kadar ulaşabiliyor. Geri dönüşüm sektörü sadece ülke ekonomisine katkı değil, ülkemize ve dünyamızın da doğasını koruyor. Son dönemlerde “sıfır emisyon” ve “sıfır atık” çalışmaları ülkemizde de büyük bir ivme yakaladı. Eğer çalışmalar bu şekilde hız kesmeden sürerse 2053 yılında hedeflenen noktaya geliriz.

Geri Dönüşümcüler ve Geri Kazanımcılar Derneği (GEKADER) olarak ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

İçişleri Bakanlığı tarafından kuruluş belgesi 11 Haziran 2021 tarihinde düzenlenen Geri Dönüşümcüler ve Geri Kazanımcılar Derneği’nin ilk olağan genel kurulu 05 Ağustos 2021’de yapılmış olup, Dernek bu tarihten sonra aktif olarak faaliyetlerini yürütmeye başlamıştır. Derneğimiz gerek geri dönüşüm tesisi gerekse toplama ayrıştırma tesis lisanslarına sahip, Türkiye’nin kapasite ve cirosal büyüklük olarak önde gelen plastik geri dönüşüm işletmelerini temsil etmektedir. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de görece yeni filizlenmeye başlayan plastik geri dönüşüm sanayi açısından Derneğimiz; yasalar ve mevzuata hassasiyetle riayet eden, iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri alınmış, modern teknolojiye sahip tesislerin kurumsal sesi olabilmek amacıyla faaliyet göstermektedir.

GEKADER olarak doğaya saygımız ve sevgimizden taviz vermeden birçok sosyal sorumluluk, belgesel, zirve, etkinlik çalışmalarıyla vatandaşlarımızı daha da bilinçli bir hale getirmeyi hedefliyor ve arzu ediyoruz.

Öte yandan Sakarya’da Geri Dönüşüm Organize Sanayi Bölgesi kurulumu için çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor. Faaliyete geçecek sanayi alanında su arıtma tesisi ve biyokütle santrali gibi ünitelerin yer almasını planlıyoruz. Bunların yanı sıra; dernek olarak hem ülkemiz hem de geleceğimiz adına faaliyetlerde bulunuyor. 

GEKADER faaliyetleri:

  • Gelişim halindeki sektörün hammadde arz sürdürülebilirliğine/arz tedarik güvenliğine yönelik çalışmalar
  • Türkiye’de atık toplama ve ayrıştırma kalitesinin, sürdürülebilirliğinin ve kurumsallığının arttırılmasına hizmet edecek faaliyetler 
  • Sektörün düzenleyici kamu kurumları nezdinde temsilinin sağlanması ile mevzuat çalışmalarına ve benzeri kamusal düzenlemelere proaktif olarak müdahil olunmasına yönelik faaliyetler 
  • Sektörün kamu, sivil toplum, akademi ve medya kuruluşları nezdinde iletişimine ve paydaş koordinasyonun sağlanmasına yönelik çalışmalar –
  • Sektörün OSB ve benzeri altyapı ve kümelenme faaliyetlerinin hız kazanmasına yönelik faaliyetler -Sektörün sağlıklı ve dengeli iç ve dış rekabet koşulları altında faaliyet göstermesine hizmet edecek faaliyetler 
  • Sektörün ihracata odaklanmasına hizmet edecek faaliyetler -Sektörün uluslararası kurum ve kuruluşlarla olan ilişkilerinin yürütülmesine yönelik faaliyetler

Bir yanıt yazın