Dijital uygulamalarda yapılacak bazı tercihler karbon ayak izini azaltabiliyor

İnternet tabanlı dijital teknolojilerden kaynaklı sera gazı salımı, toplam emisyonun yüzde 3,7’sini oluştururken dijital uygulamaları kullanırken alınabilecek birtakım önlemler enerji tüketimini ve bunun sonucunda doğabilecek emisyonu azaltıyor.

Çevrim içi platformlarda dizi ve film izlemekten e-posta göndermeye kadar dijital ortamda gerçekleştirilen her aktivite, değişen miktarlarda karbon emisyonuna neden oluyor. Her geçen gün kullanım alanı artan dijital uygulamaların çevreye zararları hakkında birçok araştırma yürütülüyor.

ABD’deki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), Purdue Üniversitesi, Yale Üniversitesi ve Cumberlands Üniversitesi ile Fransa merkezli The Shift Project isimli iklim krizi odaklı düşünce kuruluşunun çalışmalarından derlenen bilgilere göre, dijital teknolojilerden kaynaklı enerji tüketimi her yıl ortalama yüzde 9 artıyor.

Dijital teknolojilerin neden olduğu sera gazı emisyonu yılda ortalama 1,7 milyar ton olarak hesaplanırken bu miktar, toplam sera gazı emisyonunun yüzde 3,7’sini oluşturuyor.

İnternetteki verilere ulaşılmasının arkasındaki asıl kaynak olan ve depolarının büyüklükleri 40 bin metrekareye kadar ulaşabilen veri merkezlerinin elektrik tüketimi küresel enerji talebinin yüzde 1’ine karşılık gelirken, bu oran birçok ülkenin ulusal enerji tüketiminden daha fazla bir rakama tekabül ediyor.

Arama motorlarının etkisi

Araştırmalara göre bir internet kullanıcısının neden olduğu yıllık ortalama sera gazı emisyonu 414 kilogram olarak hesaplanıyor.

İnternet kullanıcılarının en çok başvurduğu hizmet sağlayıcılarından biri olan arama motorları üzerinden yapılan her aramada ortalama 1,45 gram karbon eşdeğeri emisyon gerçekleşiyor. Buna göre, arama motorlarında günde ortalama 50 arama yapan bir kişi, arkasında yıllık ortalama 26 kilogram karbon ayak izi bırakıyor.

İnternetten yüksek kalitede video izlemek saatte ortalama 7 gigabyte (GB) internet kullanımına, bu da 441 gram karbon emisyonuna neden oluyor. Sadece video kalitesini yüksek kaliteden standart kaliteye düşürmek ise aylık karbon salımını 2,5 kilograma kadar düşürebilir. Bu da 150 kilometrelik bir araba yolculuğunda ortaya çıkan karbon emisyonu kadar miktarın önüne geçmek anlamına geliyor.

Benzer şekilde standart bir video konferans, saatte ortalama 2,5 GB internet kullanımı ve 157 gram karbon emisyonunu beraberinde getiriyor. Haftada 15 saat çevrim içi toplantı gerçekleştiren bir kişinin aylık karbon ayak izi 9,4 kilogram artıyor. Çevrim içi toplantılarda videonun kapatılması ise karbon salımını yüzde 96 azaltıyor. Bu, akıllı bir telefonun 3 sene boyunca her gece şarja takılması halinde ortaya çıkacak miktarda bir emisyonun önüne geçilmesi anlamına geliyor. Eğer 1 milyon video konferans kullanıcısı toplantı sırasında video özelliğini kapatırsa, 36 bin kişinin yaşadığı bir bölgenin elektrik kullanımına eş, aylık 9 bin 23 ton karbon salımı engelleniyor.

Hesaplamalara göre standart bir elektronik posta gönderimiyle, ortalama 4 gram karbon salımı gerçekleşirken e-postanın içerdiği eklere göre bu miktar artıyor. Görsel içeren bir e-postanın karbon emisyonu 50 gramı bulabiliyor. İş amaçlı e-posta kullanımı ise ortalama 135 gram karbon ayak izi oluşturuyor.

Kripto sektörünün enerji tüketimi

Son yıllarda gündeme gelen kripto para sektörü de artan karbon emisyonlarının sorumlularından biri olarak gösteriliyor. Özelikle kripto madenciliği için gereken yüksek miktarda enerji kullanımı nedeniyle birçok ülke bu tür madencilik faaliyetlerini yasaklamış durumda. Yalnızca 1 Bitcoin işlemi ortalama 819 kilovatsaat enerji tüketiyor. Bu miktar, bir evin yaklaşık 6 aylık elektrik tüketimine denk geliyor.

Dijital veri tüketiminde kişi başına düşen miktar ülkelere göre değişiyor. ABD’de bir kişi ortalama 10 dijital cihaza sahip ve aylık 140 GB veri tüketirken Hindistan’da sahip olunan cihaz sayısı ortalama 1’e, veri tüketimi ise 2 GB’ye düşüyor.

“Umutsuzluğa düşmemelisiniz”

MIT bünyesinde konuyla ilgili çalışma yürüten Birleşmiş Milletler (BM) Üniversitesi Su, Çevre ve Sağlık Enstitüsü Direktörü Kahev Madani, internette yapılan her aktivitenin bir enerji tüketimi olduğunu ve bu tüketimin nihai olarak bir karbon emisyonuna yol açtığını söyledi.

Teknoloji geliştikçe enerji verimliliği artsa da tüketimin azalmadığını vurgulayan Madani, şöyle devam etti:

“Enerji verimliliğinde bizden önceki nesillere göre birçok noktada daha iyi bir yerde olsak da dünyanın her yerinden insanlar artık daha fazla enerji harcıyor. İşte problem bu. Teknolojinin geldiği nokta çok daha iyi, ilerleme kaydediyoruz ama aynı zamanda küresel olarak internete bağlanan kişi sayısında da artış var ve tüm bu insanlar kullanımlarını da büyütüyor. Eskiden internet için kilobyte (KB), megabyte (MB) gibi küçük miktarlarda veri kullanıyorduk. GB boyutunda veri kullanmak hayaldi.”

Daha sürdürülebilir olmak adına yönelinen dijital ortamdaki aktivitelerin karbon emisyonuna yol açmasının insanları umutsuzluğa düşürmemesi gerektiğini ifade eden Madani, “Umutsuzluğa düşmemelisiniz. Aslında yaptığınız her aktivite potansiyel bir fayda da barındırıyor. Biz ‘Dijitalleşmek kötü bir şeydir.’ demedik veya bir konferans için uçakla seyahat etmenin çevrim içi konferanstan daha iyi olduğunu söylemedik. Biz sadece video konferansın sizin düşündüğünüz kadar daha temiz olmayacağını, bunun farkında olmanız gerektiğini söyledik.” diye konuştu.

Kaynak

Bir yanıt yazın