Türkiye’nin yaşadığı en büyük felaketlerden olan 6 Şubat depremleri sonrası yaraların sarılması için çalışmalar sürüyor. Depremin en önemli sonuçlarından biri de oluşan enkazın çevreye zararını en aza indirmek için geri kazanımı oldu. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tahmini hesaplamalarına göre 200 milyon ton olan enkaz miktarı; Türkiye’nin 1999 depremlerindeki 13 milyon ton, 2011 Japonya tusunami felaketindeki 31 milyon ton ile karşılaştırıldığında büyüklük bakımından hayalleri zorluyor. Japonya’nın UNDP aracılığıyla sağladığı 4,8 milyon dolar finansman ile bölgede 2 tesis kurulacak. Tesislerin kurulması için satın alma işlemleri devam ediyor. EKONOMİ’nin edindiği bilgilere göre tesisler 2024 yılı içinde faaliyete başlayabilecek. Konunun uzmanları ise kontrolsüz olarak altyapısı hazırlanmamış bir bölgeye atılan enkaz şu anda çevre kirliliğine yol açıyor.
Türkiye’nin yaşadığı en büyük felaketlerden biri olarak kayda geçen ve ağırlığı Hatay ve Kahramanmaraş illeri olmak üzere 11 ilde yakıma neden olan 6 Şubat depremleri sonrası oluşan enkazın büyüklüğü 100 milyon metreküp ve 200 milyon ton olarak hesaplandı. UNDP’nin yaptığı tahminlere göre bu enkazın olağanüstü büyüklüğü, Türkiye 1999, Nepal 2014, Çin 2004, Haiti 2010 depremleri ve Japonya 2011 tusunami ile ortaya çıkan enkazın kat be kat üstünde gerçekleşti.
Özellikle Antakya ve Hatay’ın diğer ilçelerindeki enkaz hızla taşınmaya başlandı. Oluşan enkazın geri kazanımına yönelik olarak ise sınırlı adımlar atılabildi. Özellikle geçici depolama noktası ile kısmi ayrıştırma yapılamadan, sızdırmazlığa yönelik bir girişim olmadan enkaz toprak üzerine bırakıldı.
Japonya 2011 tusunami enkazının %81’ini geri kazandı
UNDP’nin verdiği bilgilere göre Japonya 2011’de yaşanan ve geniş bir coğrafyada yıkıma neden olan tusunami sonrası oluşan enkazı yüzde 81 oranında geri kazandı. Türkiye’nin de benzer şekilde geri kazanım faaliyeti yürütmesi için girişimlerde bulunuldu.
Ağustos ayında UNDP ve Japonya arasında imzalanan bir anlaşma doğrultusunda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da dahil olduğu proje ile deprem enkazının geri kazanımı için iki tesis kurulmaya başlandı. EKONOMİ’ye verilen bilgiye göre, bu projede tesis kurulumu için satın alma işlemleri yürütülüyor. Kurulacak iki tesisin 2024 içinde tamamlanarak faaliyete başlayacağı bildirildi.
Deprem bölgesi enkazıyla ilgili, depolanma şeklinden dolayı toprak ve yeraltı-yerüstü sularını kirletme potansiyelinden endişesi taşınıyor. Enkaz aynı zamanda geri kazanılabilir, ekonomik değeri olan atıkları da barındırıyor.
Şu andaki depolama alanı rehabilite edilebilir
4T Platformu (Temiz Çevre, Temiz Enerji, Temiz Tarım, Temiz Beslenme Platformu) Başkanı atık azmanı Ali Rıza Öner, şu anda deprem enkazına yönelik çok sınırlı olanlar dışında kapsamlı bir geri kazanım faaliyeti olup olmadığı konusunda bilgisi bulunmadığını belirtti. Yağışlarla beraber hem çevre riski hem de geri kazanılabilecek materyallerin kaybına ilişkin unsurlar olduğunu vurgulayan Öner, “Sadece metal, plastik vb. materyaller değil, beton enkazının öğütülerek asfalt yol dolgusunda kullanılması mümkündür. İnşaat atıklarıyla aynıdır. Beton kütlesi kırılarak mıcır ya da dolgu malzemesi haline getirilebilir, atık olarak terk edilmesi gerekmiyor.
Atık geri kazanımından sonra alanın mutlaka rehabilite edilmesi gerekir. Rehabilite genellikle ağaçlandırma şeklinde yapılıyor. Şu andaki depolamayı öyle olmasa da geçici depolama alanı olarak düşünmek gerekiyor. Tesis kurularak geri kazanımı yapıldıktan sonra, kalan bakiye atığın altyapısı tamamlanmış depolama alanına götürülmesi, bu ilk alanın da rehabilite edilerek doğaya tekrar kazandırılması gerekiyor. Bu özel sektör eliyle, devlet yardımlarıyla hızla gerçekleştirilebilecek bir iştir” yorumunu yaptı.