Kimya… İnsanlık tarihinde önemli dönüm noktalarında etkili bilimlerin başında geliyor. 42 yaşındaki genç bilim kadını Burcu Saner Okan da kimyayı temel alarak ortaya koyduğu yeni nanoteknolojik buluşunu endüstriye kazandırmaya hazırlanıyor.
Sabancı Üniversitesi Inovent ortaklığı ile Malzeme Bilimi ve Nanomühendislik programı öğretim üyesi Burcu Saner Okan, atık plastiğin geri dönüşümünde devrim niteliğinde bir buluşa imza attı. 1 kiloluk plastik otomotiv parçasını 800 grama kadar düşüren Okan, bu sayede karbon salımını da azaltan nanoteknoloji geliştirdi. Euronova adlı girişimin Nisan 2024’te kurulmasına öncülük etti.
2010’da geri dönüşüm çalışmalarına başlayan Okan, profesyonel 10 yatırımcının ortaklığındaki ileri nesil sürdürülebilir plastik üreten yerli girişiminin ortakları arasında Sabancı Üniversitesi’nin de yer aldığını söyledi. ODTÜ Kimya bölümü mezunu Okan, pandemi döneminde sokağa atılan maskelerin değerli plastiğini geri dönüştürme fikriyle yola çıktığını söylerken, DÜNYA gazetesine verdiği röportajda girişimin endüstriye katacağı katkıyı ve sektörlerde kullanım alanları hakkında detayları paylaştı.
“Maskelerin atık plastiği çok değerli”
Euronova’nın iş modeline değinen Okan, dünyanın en büyük sorununun atık plastikler olduğuna dikkat çekti. “Kullandığımız tek kullanımlık maskelerin hammaddesindeki polipropilen adlı malzeme çok değerli. Ama gördük ki maskeler hep atık haline geldi. Ben de ‘firmaların kullanamadığı, kendi üretim süreçlerinden çıkan atığı değerlendirip tekrar değer zinciri içerisine sokacak’ nanoteknoloji prosesi üzerinde çalıştım.
Birçok sektör plastik atıklarının önemli bir bölümünü bertaraf edemiyor. Uyguladığımız işlemle ‘karbon fiber malzemelerden kalan komponent ve ikinci kaliteye düşmüş plastikleri tekrar birinci kalite plastiğe dönüştürdük. Bu sayede özellikle otomotiv, beyaz eşya, ayakkabı ve savunma sanayine hizmet edecek bir üretim modeli geliştirmiş olduk” diyor.
“Karbon ayak izini düşürüyor, tasarruf sağlıyor”
Okan, şirketlerin karbon ayak izini düşürmesini sağlarken, ödemek durumda kalacakları vergiden de tasarruf etmelerini sağladıklarını kaydederek, “Firmaların da sürdürülebilirlik prensiplerine hizmet ederek, girdi sağlayan bir üretim modeli ortaya koyduk. Yöntem hem çok daha ucuz hem de doğaya daha saygılı. Bir plastik piramidi var, o plastik piramidinin en tepesinde havacılık, otomatik, beyaz eşya, yan sanayi yer alıyor. Aslında plastik kullanan bütün şirketlerin kendi üretim süreçlerine dâhil edebileceği bir sistem” diye konuşuyor.
Ağırlık 1 kilodan 800 grama düşüyor
Okan, uyguladıkları yöntemle 1 kiloluk plastik otomobil parçasını 800 grama kadar düşürdüklerini belirterek, şunları söylüyor; “Parçaların ağırlığı %10 ila %30 arasında hafiflerken, karbon emisyonu da düşürüyor. Çünkü otomobil hafifledikçe daha hızlı gidiyor, dolayısıyla daha az yakıt harcıyor. Dönüştürülmüş malzeme kullanmak şirketlere ek bir maliyet de getirmiyor sadece üretiminde kullandığı malzemenin kimyası değişiyor. Puzzle gibi düşünün, parçalarını birleştiriyoruz. ‘Bu malzemeye bu uygun, bunu burada kullanalım, aracın şurasına şu malzeme ya da beyaz eşyanın iç parçasına şunu kullanalım’ diyoruz.”
Fabrika kasımda seri üretime geçiyor
Hali hazırda Renault Clio ve Megane’in bu geri dönüşümlü malzemeyi kullandığını aktaran Okan, “Seri üretime geçmek üzere çalışmalarımızın son aşamasındayız. Kasımda fabrikamızın açılışını yapacağız. Şimdiden 2025 yılı için üretebileceğimiz 1.500 ton onaylı malzememiz var” ifadelerini kullanıyor.
Hedef, global yatırımcılara ulaşmak
“Hedefimiz, girişimi biraz da büyütüp globalleşmek hatta global liderliğe uzanmak. Avrupa’da grafen gibi bir nano malzemeyi aracın parçasına takıp seri üretime koyan tek örneğiz. İlk hedefimiz de İngiltere pazarına girmek” şeklinde devam eden Okan, “1,5 yılda bu işi kâra geçirmiş olmayı öngörüyoruz. Bunun da yatırımcılar için çok önemli olduğunu düşüyorum. Türkiye’de çok farklı sektörlere girip girişimi büyütmeyi ve daha büyük bir ekonomik büyüklük yaratmayı hedefliyoruz. Üretim için bir makine satın aldık. İkinci makine ve üçüncü makineyi de üretim bandına sokabilmek için ikinci yatırım turuna çıkmayı planlıyoruz. O yatırım turlarında global yatırımcılara yöneleceğiz” şeklinde konuşuyor.
“Profesyonellerin kurduğu bir girişim”
“Farklabs, bu işe öncülük etti. Euronova, bireysel yatırımlarıyla profesyonellerin kurduğu bir girişim oldu. Şu an ekibimizde her gruptan, deneyimden insan gücü bulunuyor. Biz nitelikli profesyonellerin bir araya geldiği 10 ortaklı bir grup olduk. Sabancı Üniversitesi de bu işin en önemli ortaklarından biri.”
“Önceliğim Türkiye sanayisine değer katmak”
Euronova’nın malzeme teknolojilerinin doğayı korurken aynı zamanda endüstriye değer kattığını kaydeden Burcu Saner Okan, yatırım arama sürecinde İngiltere’den kendisine teklif geldiğini söyledi. Okan, “Önceliğim Türkiye’ye sanayisine değer sağlamak. Uzmanlığımla ilgili bir işe imza atacaksam bunu burada yapmayı tercih ettim. Beyin gücünün de ürettiği ürünün de dünyaya buradan açılması önemli” vurgusu yaptı.
“Girişimin yatırımcıya getirisi olmalı”
Dönüşüm çalışmalarına atık plastikten grafen (karbon) üreterek başladığını dile getiren Burcu Saner Okan, şu ifadeleri kullandı; “Bir dönem keten kenevir atıklarıyla da dönüşümler yaptım. Hatta bir projemle TÜBİTAK’tan girişimcilik desteği de aldım. Bu süreç bana; Türkiye’de ve dünyada büyümek ve yatırım almak için yatırımcıya da para kazandıracak, getirisi olacak bir iş modeli oluşturulması gerektiğini gösterdi. Ben de bu nedenle endüstriyel olarak yatırıma değer bir inovasyon geliştirdim.”
Kaynak: Dünya Gazetesi / Sevilay Çoban